Bugün: 19 Nisan 2024 Cuma
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | Yazarlar
Print Al
Otoriter Değil, Alçak Gönüllü Liderlere İhtiyacımı



“Otoriter liderler”, şirketleri yönetirken “birlikte başarmaya” değil, sadece kendi bildiklerini yapmaya odaklandıkları için, çalışanlar kendilerini şirkete yabancı hissederler, kendi görevleri dışındaki konulara ilgi göstermezler.



Hiçbir şirket, sadece tek bir insanın emir komutasıyla başarılı olamaz. Bütün kararları liderinin aldığı, başarının da başarısızlığın da bütün sorumluluğunu tek bir insanın üstlendiği bir şirketin çalışanları doğal olarak kendilerini şirkete ait hissetmez, şirketi benimsemez ve şirketi sahiplenmezler. Şirketleri başarıya götüren otoriter liderler değil; kuvvetli bağlarla birbirine bağlı, topluluk bilincine sahip, kendilerini bir bütünün değerli bir parçası hisseden çalışanlardır.

Liderlik elbette önemlidir ama tek başına hiçbir lider başarılı olamaz. Bir şirketin başarılı olabilmesi için, o şirketin çalışanlarının kolektif bir bilince sahip olmaları gerekir. Henry Mintzberg, şirketlerin başarısının ortak bir amacın olmasına ve birlikte başarma kültürünün geliştirilmesine bağlı olduğunu söyler.

Aslında ait olmak ve birlikte başarmak her insanın doğasında var olan bir motivasyondur. Her insanın, bir gruba ait olma, birlikte başarma, takım olma duyguları; yardımlaşma, birbirine destek olma güdüleri çok güçlüdür. Şirketlerin insanın içindeki bu gücün farkında olmaları ve bu gücü ortaya çıkarmaları gerekir.

Bir şirkette çalışanlar kendilerini ait oldukları bütünün değerli bir parçası olarak hissederlerse, şirketi ve işlerini sahiplenerek yaparlar. Kolektif bilinç, bir şirketin çalışanlarının birbirini düşünmesinin, desteklemesinin, koruyup kollamasının, birbiri için sorumluluk üstlenmesinin yolunu açar.

Dayanışma, yardımlaşma, birlikte başarma bilinci güçlü olan şirketlerde liderler “yukarıda” değil “ortada” durur; kendi pozisyonlarını değil kolektif ruhu güçlendirirler.

Bir şirkette topluluk ruhunu oluşturmak için, liderin yapması gerekenler şunlardır:

İşin sahibinin kendisi değil çalışanlar olduğunu, her tavır ve davranışında somut olarak göstermesi,
Kendini çalışanlardan soyutlayacak tavır ve davranışlardan kaçınması,
Farklı duruş ve fikirlere saygı göstermesi; her çalışanı bir birey olarak kabul etmesi ancak yine de bunu yaparken insanların birlikteliğini, takım ruhunu beslemesi,
Herkesin üstün taraflarını fark edip, şirketin bu üstünlüklerden yararlanmasını sağlaması,
Başarıyı ve başarısızlığı paylaşması. Yanılışlardan herkesin ders almasını sağlaması,
Ortak bir dil oluşturması, paylaşılan kavramlar, simgeler oluşturulması,
Her çalışanın kendisini “ev sahibi” olarak göreceği bir aidiyet duygusu oluşturulması.


Bu anlayış, her şeyin tek sahibinin otoriter bir liderin olduğu anlayıştan çok farklı bir anlayıştır. Mintzberg’in dediği gibi, daha az “otoriter liderliğe”, daha çok birlikte başarma duygusu oluşturacak “alçak gönüllü liderlere” ihtiyacımız var.

Not: Bu yazıyı ilk kez 19 Eylül 2017 tarihinde yayınladım.


Temel Aksoy ile iletişim kurmak için e-mail adresi: temelaksoy@temelaksoy.com
Yazarın Diğer Yazıları
Pazarlama Kanunları
Sadakat Programları Markalara Fayda Sağlar mı
Pazarlamaya Övgü
Fiyat İndirimi Yapmayan Markalar Başarılı Olur mu?
Marka Değeri Hesap Edilebilir mi?
Marka Hedef Kitlesi Nasıl Belirlenir?
Oy Vermek Bir Kimlik Meselesidir
Akıllı Kalabalık
Reklam, Hedef Kitlenin Zihninde “Kısa Yol” Oluştur
Alışverişçinin Anatomisi
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.