Bugün: 19 Nisan 2024 Cuma
Favorilerime Ekle | Künye | Reklam
Ana Sayfa | YH Gündem
Print Al

Babacan'dan VOB - SPK açıklaması

2 Eylül 2012 Pazar::

Başbakan Yardımcısı Babacan, VOB - IMKB ve SPK üçgenindeki son gelişmeleri değerlendirerek konuya açıklık getirdi

Yazı Boyutu : A A A A

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) bankalara altın satma yetkisi vermesinden, Orta Vadeli Program'la ilgili beklentilere ve Uluslararası Para Fonu'na (IMF) taahhüt edilen 5 milyar dolarlık bedelin nasıl ödeneceğine dair birçok güncel ekonomik konuyu değerlendirdi.

Türev enstrümanlarının işlem platformu Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) iken, Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) da bu enstrümanların işlem görebileceğine yönelik son kararı hatırlatılarak, bu durumun VOB'un ifa ettiği görev açısından bir çelişki olup olmadığının sorulması üzerine Babacan, bu konunun hem İMKB hem de VOB tarafından SPK'dan talep edilen bir izin olduğunu söyledi.

Babacan, burada münferit hisse senetlerinin işlem görmesinden bahsedildiğini, münferit hisse senetlerinin şu anda İMKB'de işlem gördüğünü kaydetti.

Bu hisse senetlerinin İMKB'de işlem görürken aynı hisse senedinin bir başka borsada işlem görmesinin kendilerinin finans piyasasıyla da ilgili vizyonuna ''çok uygun olmadığını'' ifade eden Babacan, SPK'nın toplanarak böyle bir kararı aldığını belirtti.

Babacan, SPK'nın verdiği bu kararın ''geri dönüşü olmayacak bir karar'' olduğunu belirterek, hisse senetlerinin ve opsiyonlarının tek bir borsada işlem görmesinin Türkiye'nin uzun vadedeki uluslararası bir finans merkezi olması vizyonuyla da uyumlu olduğunu dile getirdi.

-"Konjonktür daha olumsuz ama büyüme hedefi değişmedi"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu yıl Orta Vadeli Program'ın hazırlandığı konjonktürün, geçen yıla göre daha olumsuz olduğunu, buna rağmen Türkiye'nin yüzde 4'lük büyüme hedefini değiştirmediklerini bildirdi.

Babacan, BDDK'nın bankalara altın satma yetkisi verilmesiyle ilgili çalışmayla ilgili, Türkiye'de ''yastık altı'' diye tabir edilen altın tasarruflarının oldukça yüksek miktarlar da olduğuna dikkati çekerek, bu miktarı tahmin edebildiklerini ancak bilemediklerini kaydetti.

Türkiye'nin cari açığı olduğunu, bu nedenle eldeki döviz ve altın rezervinin ne kadar olduğunun ortaya konması ve bunun güvenilir bir şekilde rapor edilebilmesinin de son derece önemli olduğunu vurgulayan Babacan, hadiseye genel olarak bakıldığında ''yastık altındaki altının'' ekonomiye ve sistemin içerisine girmesini fikir olarak desteklediklerine, bunun şeklinin ve yöntemlerinin ilgili taraflarla istişare halinde belirlenip düzenlenmesi gerektiğine vurguladı.

Babacan, Merkez Bankası, BDDK, Hazine Müsteşarlığı, bankalar ve kuyumculuk sektörünün birlikte çalışarak, mümkün olduğunca kusurları giderilmiş ve şu anki sıkıntıları çözen yöntemler bulunabileceğine inandığını belirterek, daha önce hem Bankalar Birliği'nden hem de kuyumculuk sektöründen çalışmalar istediklerini, bu minvalde bazı fikir ve önerilerin kendilerine ulaştığını ve değerlendirildiğini aktardı.

Başbakan Yardımcısı Babacan, buradaki amacın, kayıt altında olmayan ''yastık altındaki altın tasarruflarının'' ekonomiye kazandırılması ve Türkiye'nin milli rezervleri içerisinde somut rakamlarla ifade edilecek şekilde görülmesi olduğunu vurguladı.



-Orta Vadeli Program

Babacan, Orta Vadeli Program'ın ne zaman açıklanacağının ve bir revizyonun söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, bu programın en son Ekim 2011'de açıklandığına ve o tarihten bu yana dünyayla alakalı beklentilerin daha da kötüleştiğine işaret etti.

Bugün itibariyle dünya ekonomisinde büyümenin daha düşük beklendiğine dikkati çeken Babacan, gelişmekte olan ülkelerle ilgili de sorunlar çıkmaya başladığını, Brezilya ve Çin'in büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edildiğini, Hindistan'da da ciddi ekonomik sorunların baş gösterdiğini ifade etti. Babacan, şöyle devam etti:

''Bu yıl Orta Vadeli Programı hazırladığımız konjonktür geçen yıla göre daha olumsuz bir konjonktür. Buna rağmen Türkiye'nin yüzde 4'lük büyüme hedefini değiştirmedik. Büyüme, belki bu hedefin bir miktar altında olabilir ancak hedefi değiştirecek kadar büyük bir sapma beklemiyoruz.''

Türkiye'de işsizlik konusuna bakıldığında geçen seneki Orta Vadeli Program'a oranla işsizliğin 1 puan aşağıda seyrettiğini anlatan Babacan, bunun işsizlik istatistiğinde büyük bir ilerleme olduğunu dile getirdi.

Babacan, Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 6,2 olduğunu ifade ederek, bu rakamı da içinde bulunulan şartlarda ''makul bir rakam'' olarak değerlendirdi.

Cari açığın geçen sene Orta Vadeli Program'da öngörülenin bir miktar altında beklendiğine işaret eden Babacan, bunun yanında bütçe açığının ise geçen seneki Orta Vadeli program'da öngörülenin bir miktar üzerinde olacağını söyledi.

Çalışmaların bugün itibariyle devam ettiğini aktaran Babacan, ''Orta Vadeli Program, 2013 yılının bütçesi şekillendikten sonra açıklanacak'' dedi.

Babacan, öncelikle 2013 yılı için nasıl bir bütçe ortaya konulacağının, bu bütçede nasıl bir açık hedefi olacağının önemli olduğunu, bunlara karar verildikten sonra Orta Vadeli Program'ın bitirilip kamuoyuna duyurulacağını kaydetti.



-Türkiye'nin IMF'ye vermeyi taahhüt ettiği 5 milyar dolar

Türkiye'nin IMF'ye vermeyi taahhüt ettiği 5 milyar dolarlık bedelin ne zaman verileceğinin sorulması üzerine Babacan, IMF'nin kaynaklarını artırmayı hedeflediği dönemde Fonun yaklaşık 400 milyar dolarlık bir kaynağı olduğunu hatırlattı.

Babacan, krizin kötüleşmesi durumunda bu kaynağın yeterli olmayacağının bilindiğini, bu nedenle IMF'nin ek kaynak arayışına girdiğine işaret ederek, bu kapsamda birçok ülkenin destek taahhüdü verdiğini belirtti.

''Türkiye, 5 milyar dolarlık taahhüdünü, IMF'nin elindeki kaynağı eritip yeni kaynaklara ihtiyaç duyması halinde yavaş yavaş devreye sokacak'' diyen Babacan, şu anda sadece taahhütler olduğunu, bu durumun yalnızca Türkiye için değil, diğer ülkeler içinde geçerli olduğunu dile getirdi.

Şu anda IMF'ye fiili bir kaynak aktarımı yapan ülkenin olmadığına dikkati çeken Babacan, taahhüdün kendi başına bile bir güç olduğunu ve Merkez Bankası'nın bunun tekniğiyle ilgili detaylar hususunda IMF ile görüştüğünü aktardı.

Babacan, 5 milyar dolarlık taahhüdün Türkiye'nin rezervlerinden sayılabilen ve ihtiyaç duyulduğunda anında çekilebilecek bir rakam olduğunu vurguladı.

Bu hususta da IMF'den şifahi taahhütler aldıklarını ve bununla ilgili yönetim kurulu kararlarının da alındığını kaydeden Babacan, teknik hususta mutabık kalınınca IMF'nin talebinin bekleneceğini anlattı.

IMF'nin talebine ve takvimine göre de Türkiye'nin 5 milyar dolara kadar IMF'ye kaynak aktarımı yapabileceklerini söyleyen Babacan, bu kaynağın IMF'de açılacak bir hesaba yatırılacak bir rakam olacağını ifade etti.

Babacan, bu konuda ''banka hesabı'' benzetmesi yaparak, bu bedelin bir banka hesabına yatırılır gibi, ihtiyaç duyulduğunda da geri çekilebileceğine işaret etti.

Bu rakamın Türkiye'nin rezervleri içinde değerlendirileceğinin altını çizen Babacan, bunun rezervleri azaltıcı bir operasyon olmayacağını vurguladı.



-İhracat rakamlarındaki artış

İhracat rakamlarını değerlendiren Babacan, AB içinde yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle bu bölgeye ihracatın iyi bir performans göstermediğine, buna rağmen sekiz aylık dönemde ihracatın artmasının ''önemli bir başarı'' olduğunu vurguladı.

''Türkiye her krizde bir fırsat penceresi yakalamıştır'' diyen Babacan, 2009'da yaşanan son krizin Türkiye'ye sunduğu fırsatın Avrupa pazarına olan aşırı bağımlılığını azaltması ve Avrupa dışındaki pazarlara ihracatını artırması olduğunu kaydetti.

Babacan, ihracatçıların yoğun bir şekilde Avrupa dışındaki pazarlara eğilmiş durumda olduğunu ve bu pazarlardan da güzel sonuçlar aldığını belirterek, yeni pazarları geliştirmenin zaman alacağını, mevcut rakamların bu konuda iyi bir başlangıç yapıldığını gösterdiğini bildirdi.

Ortadoğu'da Suriye ve Arap Baharı'nın yaşandığı birkaç ülke dışında bu bölgedeki ihracat rakamlarının tatmin edici seviyede olduğuna işaret eden Babacan, ''Irak pazarının şaşırtıcı bir şekilde genişlediğini'' söyledi.

Babacan, Doğu ve Güney Asya olmak üzere Asya ülkeleri ve Latin Amerika'nın önemli bir pazar olduğuna, Türkiye'nin bu pazarlara daha çok eğilmesi gerektiğine vurgu yaparak, aynı zamanda ekonomik büyümenin olduğu bu ülkelerde hem hükümetin hem de ihracatçıların daha yoğun faaliyet göstermeleri gerektiğinin altını çizdi.

Anahtar Kelimeler:

Yorumlar
Yorumlarınızı yazmak için tıklayın>>
Bu haber için henüz yorum yapılmamış.
Bu Kategorideki Diğer Haberler
İktibas Yazarlar

Namaz Vakitleri
İnsan Kaynakları
Şirket Kültürü
Kişisel Gelişim
Liderlik
İş Yönetimi
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Künye | Bize Ulaşın | Gizlilik İlkeleri
Copyright ©2012 yonetimhaber.com | | info@yonetimhaber.com
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz © 2011-2012, Tüm Hakları Saklıdır.